29 Nisan 2008 Salı

Dünyanın en şanslı adamı!



Son yıllarda yayınevlerinin anılara ilgisi arttı. Bu sayede birikimiyle, yaşadıklarının yoğunluğuyla afallatan birçok iyi yazar okurlarla ilk kez bir araya geldi. Ali İhsan Göğüş ve anılarını kaleme döktüğü “Hep İsmet Paşa’nın Yanında” bu türün en çarpıcı olanlarından.

Kitabın “Bitirirken” adlı bölümünün son paragrafında Ali İhsan Göğüş “Aktif siyasi hayatım 1973’te sona erdi. Aradan geçen 35 yıla rağmen hâlâ hatırlanıyor olmama bazen ben de şaşırıyorum” diyor. Kitap ise yazarın daha fazla hatırlanmamasına şaşırtıyor.

Gaziantep’in köklü ailelerinden birinden olan Ali İhsan Göğüş, Güneydoğu’nun ilk Türkçe gazetesi Mecla-i Muarif’i -ya da günümüz Türkçesiyle söylersek Kültürün Aynası’nı- 1903 yılında çıkaran Hüseyin Cemal Göğüş’ün yeğeni. Kendi ifadesiyle bu yüzden kızı Zeynep (Göğüş) ikinci değil, üçüncü kuşak gazeteci. Dört kardeşin 1923 yılında doğduğu için kendini dünyanın en mutlu insanı addeden en küçükleri, aynı zamanda Hasan Celal Güzel’in dayısı. Ama hayat hikâyesinde bundan çok daha önemli duraklar var. Sonradan Milliyet adını alacak olan Tan gazetesinde 1948 yılında başladığı gazetecilik yaşamını daha sonra Türk Haberler Ajansı, Dünya ve Cumhuriyet gazetelerinde yazıişleri müdürlüğü ve Kim dergisinde başyazarlık yaparak sürdürdü. Üç dönem Gaziantep CHP milletvekili oldu. Henüz 38 yaşındayken, kendisini arkadaşı olarak gören başbakan İsmet İnönü tarafından Türkiye’nin ilk Turizm Tanıtma Bakanı olarak “inha” edildi, hükümet sözcülüğü ve daha sonra Devlet Bakanlığı yaptı. Türkiye’nin kitle turizmiyle tanışmasını sağladı. Gene bakanlığı sırasında kuruluşunda – buraya dikkat buyurunuz- özerk olması planlanan TRT’nin oluşturulma çalışmalarını yürüttü. Radyo Televizyon Yüksek Kurulu’nda altı yıl başkan yardımcılığı yaptı ki, üstüne basa basa söylediği gibi “Eskiden yalnız Meteoroloji Radyosu, Polis Radyosu bir de devlet televizyonu olarak TRT vardı. Radyo Televizyon Yüksek Kurulu 1980’den sonra bunları siyasi iktidarın pençesinden kurtarmak için kurulmuştur.”(s. 120)

Ali İhsan Göğüş yaşadıklarını kişisel kalmaya, kendi gibi kalmaya özellikle itina göstererek anlatıyor anılarında. Hayranlıkla bağlandığı ve uzun yıllar birlikte çalıştığı İsmet Paşa’ya, CHP’ye geniş yer ayırıyor.
İlk bölümde Ali İhsan Bey çocukluğunu anlattıktan sonra sevgili amcası “Ayıntap Mutasarrıfı, Reyhanlı Boybeyi Mir-i Miram Rumeli Beylerbeyi Mustafa Şevki Paşa’nın torunu Kethüdazade Göğüş Hüseyin Cemil” Bey’i uzun uzun anlatıyor. Gurur duyduğu, çok değer verdiği ailevi kökleri ekseninde Osmanlı tarihinin 350 yıllık bir kesitinden, Birinci Dünya Savaşı ve işgal yıllarından, Kurtuluş Savaşı tarihinden hızlıca ama etraflıca bahsediyor. Bunu yaparken de aldığı -belli ki- müthiş keyfi, hem de ziyadesiyle aktarıyor. Dolayısıyla kendiyle hayli barışık, zarif Göğüş o harikulade serbest üslubuyla, konudan konuya üstelik bazen şiddetli sıçramalar ya da kopuşlarla geçerken, okur için metni aynı süratle izlemeye gayret etmek kaçınılmaz hale geliyor.

Hep İsmet Paşa’nın Yanında, acı bir kahve eşliğindeki - ya da kahvenin yerine Ali İhsan Bey ne koyardı ne yazık ki bilmiyorum- bir dost sohbetinin yakınlığını, samimiyetini, teklifsizliğini hissettiriyor. Ne zamandır okuduğumuz tüm metinlerde var olan o ince hesaplar, resmi tavır, “aman tekrara düşmeyeyim bak falanca gereksiz der sonra”lara ise hiç rastlanmıyor. Hem, aile tarihini anlattığı sayfalarda “Gel de çık işin içinden.” demeye cesaret eden bir yazarın samimiyetinden nasıl şüphe eder ki insan?

Not: “Göğüş gök gözlü; mavi, yeşil gözlü demek.*”
* Kırgızca ve Karlukçadan: “Kögüz” bkz. s. 35

Ali İhsan Göğüş
Hep İsmet Paşa’nın Yanında
Remzi Kitabevi
İlk basım: Mart 2008
174 sayfa,
10 YTL (DNR fiyatı)
(bu yazım Vatan Kitap Dergisi'nin 15 Nisan tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

YIP IftIharla sundu...Müsaitseniz gene bekleriz... ya da iGoogle'la yorulmadan görün güncellemeleri!



Add to Google