19 Temmuz 2012 Perşembe

Ada, etkinlik ve daha neler...



İçinde bulunduğumuz haftanın diğer günlerinde adaya gitmeyip de
bu sabah Galatasaray Adası’na yüzmeye gidenler,
hoş bir sürprizle karşılaştılar...

Havuz kapalıydı, o erken saatlerde adaya et, sebze, ekmek taşıyan komi çocuklar
bunun haftabaşından itibaren iskeleye asılan
dosya kağıdı boyutundaki kağıtlarda yazılı olduğunu söylediler.
İfadeleri görülmeye değerdi, mesela ben değil de Yaşar Kemal anlatsa ne güzel anlatırdı.
Ya da belli mi olur, içinden benim gibi Kasımpaşalı küfrü değil, Adanalı küfrü savurur, geçerdi.

Meraktan sordu kulüp üyesinin biri, neden diye.
Etkinlik hazırlıkları var dediler.
Evet, gerçekten de havuzun güney ucunda devasa bir sahne kuruluyor,
hazırlanılıyordu.

Aynı kulüp üyesi adaya çıktı, sekreteryada ufak bir işi vardı.
Kendisine nereye gittiğini soran başka komiler de oldu, tınmadı,
çocuklar akıllandırılmakla bitmeyecek gibiydi ne de olsa.
Sekreteryada işini halletti, ada iskelesinde sigarasını içti, karaya döndü.
Sigara içmese daha iyiydi.

Kuruçeşme sahilinde teknelere bakarak mümkün olduğunca uzun bir yürüyüş yaptı.
Rejimdeydi, hakkını vermeliydi.
Yürürken inşa edeceği tekneye ne detaylar ekleyeceğini değil,
bu etkinliği planlayanın ne fatura çıkaracağını düşündü.
Yüzündeki ifadeyi El Greco ya da Munch çizse ne güzel olurdu.

Arabasına bindi, radyoyu açtı, rock çalıyordu.
Trafiğe karıştı.
(yarın bi daha)

25 Kasım 2010 Perşembe

Bilmediğim yerden soru geldi...



Ayva, kayısı ve bademli, tavuk tajin

Malzemeler çok ama basit sayılır (her bir kişi için):

İki ya da üç tavuk budu, kemiğiyle,
Bir dilim ayva (yarım kiloluk bir ayvanın mesela beşte biri),
bir kaşık un
küçük bir soğan,
bir kaç adet çiğ badem,
iki adet kuru kayısı,
bir tatlı kaşığı bergamot reçeli (orijinalinde portakal çiçeği suyu da, nerdee),
bıçağın ucuyla zencefil (tazesi dahi kolayca bulunuyor, bıçakla çintip kullanıyorsunuz),
bir tutam tarçın,
bir tutam zerdeçal,
bir tutam safran,
bir kaç dal taze kişniş,
su, yağ, tuz, karabiber

Bir kase kaynar suda beklettiğiniz bademlerin kabuklarını ayıklayın. Yarım bardak kaynar suda biraz safran, zerdeçal ve tarçını karıştırıp bekletin.Tavukları bir buzdolabı poşeti yardımı ve sabırla una bulayın. Derin bir döküm tencerede ısıttığınız azıcık yağda tavukların her yanını eşit derecede kızartın. Tencereden tavukları alıp, ince doğranmış soğanı koyun, pembeleşmeye bırakın. Tencerenin dibinde kalan unun yanmamasına özen gösterin. Pembeleşen soğanın üstüne küçük küpler halinde doğradığınız ayva ve kayısılarla, soyulmuş bademleri koyun, iki dakika karıştırarak kavurun. Tavukları tencereye geri koyun. İçinde baharatları beklettiğiniz suyu ekleyin. Malzemenin üstünü örtecek kadar daha sıcak su ekleyip, zencefili ve bergamot reçelini de koyup karıştırın. Tuz ve karabiber ekleyin. Karıştırdıktan sonra tencerenin kapağını kapatıp yarım saat kadar kısık ateşte pişirin.

Bir kadeh şarap doldurup yarım saat boyunca hayal kurun.

Yarım saatin sonunda tencerenin kapağını açarak on dakika kadar suyunu çekmesini sağlayın. Ateşi kapattıktan sonra taze kişnişi ekleyin.

Kuskus, pilav ya da ince bulgurla servis yapın.

Kuskus için çocukluğumuzdan hatırladığımız fena mı fena kuskus makarna yerine, artık marketlerde satılmaya başlanan, elle dökülmüş gerçek kuskusa yakın ithal kuskuslar var, daha iyiler. Bulamazsanız ince bulgur da işinizi layıkıyla görecektir. Her ikisini de bildiğiniz gibi demliyorsunuz, gayet güzel oluyor. Kuskus makarnayı ise bic kalemin içinden üfleyerek istediğiniz hedefi vurmak için kullanabilirsiniz, ona yarıyor aslen.

Afitos.

YIP IftIharla sundu...Müsaitseniz gene bekleriz... ya da iGoogle'la yorulmadan görün güncellemeleri!



Add to Google