İlkönce iki "l" ile yazıldığını farkettik, sonra da eski doğu bloğu ülkelerinde görmeye alıştığımız o havanın burada hiç olmadığını. Bir Baltık şehriymiş Tallinn, herşeyiyle doğu bloğundan çok İskandinavya'ya yakınmış. Güzel demişlerdi de pek kulak asmamıştık biz. Havaalanından otele giderken otobüsün camlarından yutkunarak izledik önce, sonra biraz da otelden dışarıya baktık. İşte sonra, o akvaryum balıkları makus talihlerini değiştirmeye karar verdi ve ancak ertsi gün dışarı atabildik kendimizi. İki saatlik kısa bir yürüyüşte karşımıza çıkanlardan fotoğrafladıklarımız aşağıda, daha aşağıda veee en aşağıda.
Gezginler Cenk Ergün, Tuncay Şen ve Yako; fotoğraflar Tuncay ve Yako; özne Tallinn. Fonda ise becerebiliyorsanız eğer AC/DC'den birşeyler olsun, mesela: "It's a Long Way to the Top (If You Wanna Rock 'n' Roll)", babalar bize bunu statta çaldılar ki şahaneydi. Bu ağır kaçar bize diyenler için ise, şu aşağıda resmini göreceğiniz ortaçağ dükkanında "Dos Amantes Tengo la mi Mamma" çalıyordu usul usul, eşlik ettim içimden ama kim olduğunu çıkaramadım, o da olur.
Gezginler Cenk Ergün, Tuncay Şen ve Yako; fotoğraflar Tuncay ve Yako; özne Tallinn. Fonda ise becerebiliyorsanız eğer AC/DC'den birşeyler olsun, mesela: "It's a Long Way to the Top (If You Wanna Rock 'n' Roll)", babalar bize bunu statta çaldılar ki şahaneydi. Bu ağır kaçar bize diyenler için ise, şu aşağıda resmini göreceğiniz ortaçağ dükkanında "Dos Amantes Tengo la mi Mamma" çalıyordu usul usul, eşlik ettim içimden ama kim olduğunu çıkaramadım, o da olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder